Hafta sonu uzun zamandır katılmadığım açılış programlarına katıldım. Güzel şeyler gördüm, eksikler de vardı, samimi bir hava da… Yetkinlik ve hayret duygusu iç içeydi.

İlk açılış, Adapazarı Belediyesi’nin Korucuk’taki pazar yeri açılışıydı. Güzel bir organizasyon olmuştu, pazar yeri de oldukça kalabalıktı. Tebrik ediyorum. Ancak hayret ettiğim bir şey vardı: Devletin valisinin bir pazar yeri açılışına katılması. Bilmiyorum, bana biraz tuhaf geldi.

İkinci program ise Karasu Yenimahalle sahili düzenleme temel atma töreniydi. Bu, benim için çok daha anlamlıydı. Uzun süredir Karasu’daki etkinliklere katılmamıştım. Bu vesileyle uzun zamandır görmediğim birçok dostumu, abimi, arkadaşımı gördüm. Bu da beni ziyadesiyle mutlu etti.

Şimdi gelelim başlığa: KENDİNİ BİLİYORUM AMA…

Kurumun içindeki durumu tam bilmiyorum. Evet, hani şu iki aydır görüşemediğim (şimdi üç ay oldu) Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’dan bahsediyorum. Başkan hala bildiğimiz Yusuf Abi. Neden mi? Programın ortasında mimara “proje üzerinde daha çok yeşil alana yer verin” diyebilecek kadar projeye vakıf. Buradan şunu anlıyoruz: Başkan her şeye hakim. Öyle “proje bu, değişmez” falan yok; bal gibi değişir efendim! Ve herkes işini en iyi şekilde yapacak.

Gelelim kurum meselesine. Sokakta kurumla ilgili pek de güzel söylemler yok. Bunu buradan söylüyorum. Koordinasyon eksikliği, birkaç farklı grup oluşumu vesaire… Bunları başkan ya görüyordur ya da görüp gerekli uyarıları yapacaktır diye umut ediyorum.

Şimdi tekrar Karasu’ya dönelim. Finalde şahit olduğum bir sahne gerçekten tablo gibiydi:
Yusuf Başkan’ın bir eli bir bürokratının, diğer eli belediye başkanının omzunda. Ve dilinden dökülen kelimeler aynen şöyleydi:
“Küçükşehir, Büyükşehir yok! Ben bir yıl önce söz vermişsem yapılacak! Yapılmazsa hesabını sorarım!”
Bu sözleri kameralar önünde de söyledi, ama kameraların olmadığı yerde söylemesi bana daha samimi ve gerçekçi geldi.

Vesselam.

Hoşça kalın.
KIRMIZI CANDIR…