Benim DEVLETÇİ duruşum değişmez, onu baştan anlaşalım da, bugün geldiğimiz nokta itibariyle az buçuk bu işlere kafa yoran ve bu bağlamda hem iyi hem kötü niyetli arkadaşlarca çokça soruya, zaman zaman tahrik ve tacize maruz kalan şahsım adına bir izahat gerekir oldu; anladığım ve dilimin döndüğü kadarıyla onu da anlatayım..
Dünya yerinde durmuyor arkadaşlar.. dönüyor, döndükçe değişiyor ve bu bağlamda her dönemde gereksinimler ve mücadeleler de değişiyor.
20.Yüzyıl dünyasında ideolojik kavgalar vardı, ırk çatışmaları vardı, dinsel meshepsel ayrılıklar vardı.. Tabii bu ayrışmaların arka planında, insanların birleşip güçlenmesini, fikir üretmesini , insanlık adına ortak bir hedef gütmesini istemeyen aksine bütün dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda sonuna kadar gütmek isteyen ve bunun için de yutulamayacak koca somundansa küçük küçük lokmalara ayrılmış parçalanmış bir dünya işine gelen şeytana tabî emperyal akıllar vardı.
Mesela bizi önce ittihatçılar-Padişahçılar diye böldüler, sonra laikler-şeriatçılar diye böldüler, sonra sağcı-solcu diye böldüler. Yeri geldi aynı evden abi kardeşi birbirine düşman ettiler. Halbuki biri milliyetçi Türkiye diyordu öbürü bağımsız Türkiye! Sonra alevi, sünni dediler.. daha sonra 1980 öncesindeki son bin yılda aynı coğrafyayı paylaşmış ve hiç bir dönemde aralarında ayrışma itilafı doğmamış Türk’ü kürdü birbirine düşman ettiler.
Biz bunlarla uğraşırken dünyada da nazisi, dazlağı, zencisi, beyazı ve benzerleri vardı. Ama artık o dönemler bitti. Bir sağdan bir soldan asıldı, bir zenci beyazı, bir beyaz kızılderiliyi yatırdı, ölen öldü, kalan kaldı sayfa kapandı.
Şimdi 21.Yüzyıldayız ve artık teknoloji savaşları var, biyolojik savaşlar var, kimyasal savaşlar var ve eski dünyanın ideolojileriyle yeni dünyada yol almak zor. Onun için Devlet yüzyıllardır aynı coğrafyayı ve kaderi paylaşan farklı alt etnik kimlikteki insanların arasındaki kısır çekişmelere en üst perdeden noktayı koydu, rahmetli Türkeş’in mezarı başında manidar bir şekilde beklenmedik hareketlerle yine paratonerliğini yaptı, tüm şimşekleri üzerine çekti ama meseleyi keskin bir şekilde bitirdi. Bundan sonrasında varlığımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz için laz, kürt, çerkez, gürcü, boşnak, arnavut değil de sınır ve bayrak milliyetçiliği yapacağız dedi. Hep birlikte Türk milleti olacağız dedi.
Devlet bu.. öyle dediyse vardır bir bildiği ve kesinlikle memleketin alî menfaatleri doğrultusundadır ondan şüphem yok da siyaset nereye evrildi ona biraz daha tındırayım..
Yaklaşık bir buçuk sene önce seçim sonrası Angara eşrafından kıymetli bir abimle sohbet esnasında teşkilatların durumu üzerine değerlendirme yaparken, sizin oralar nasıl diye sordu bana. Bende ‘teşkilatlarda ülkücü abilerin kardeşlerin olduğunu, fakat etkin görevlerde olamadıklarını, etkin görevlere getirilenlerin kötü, namusuz, ahlaksız, arsız, hırsız insanlar olmadıklarını, aksine dürüst namuslu insanlar olduklarını fakat ülkücü tanımına tam manasıyla uymadıklarını ve ülkücü jargonu bilmediklerini, siz çalışın dediğinizde satso başkanı, atso başkanı, ito başkanı, oda başkanı, daire başkanı, belediye başkanı sonra da kendi yöneticilerini gezdiklerini, rahvan yürüdükleri için halk tabakasına inemediklerini, inseler de halkta karşılık bulamadıklarını fakat iyi kurdele kestiklerini ve bu durumun gün geçtikçe partiyi küçülttüğünü, gerçek ülkücüleri küstürdüğünü, gerek sahada gerek sandıkta yeni kazanımları bırak, eski kazanılmışların kaybedildiğini ve bu durumun izaha muhtaç olmadığını çıplak gözle taaa uzaklardan görülebildiğini’ söyledim. O da bana, bir çok yerde bu ve benzeri durumların söz konusu olduğunu söyledi. Sonra yukarıda saydığım 20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla geçiş kriterlerini saydım kendisine ve bu bağlamda misyonumuzu tamamladık da, ince ince sistemin içerisinde eriyip gidecekmiyiz! Kasıtlı mı zayıflatılıyoruz! dedim. Ses etmedi.
Yapacak bir şey yok. Biz bugün varız, yarın yokuz. Memleket için hayırlısı neyse o olsun, ki AYYILDIZ kıyamete kadar var olsun.
O ki Devlet makas değiştirdi; Tengri sadece Türk’ü değil binbir alt etnik kimliğiyle Türkiye’yi yüceltsin korusun.
Alptekin EKŞİ